
Çocuk Hikâyeleri-Gizemli Orman Kristali
Çocuk hikâyeleri Bir zamanlar, küçük bir kasabada yaşayan Mira adında cesur bir kız ve onun en iyi arkadaşı Can adında meraklı bir çocuk vardı. İkisi de macera dolu hikâyeleri okumayı çok severdi. Ama bir gün, gerçek bir macera yaşama fırsatı bulacaklarını asla tahmin edemezlerdi!
Bir yaz sabahı, Mira ve Can, kasabanın yakınındaki Gizemli Orman hakkında bir harita buldular. Haritada, ormanın derinliklerinde saklı bir “Işık Kristali” olduğu yazıyordu. Efsaneye göre bu kristal, bulunduğunda dilekleri gerçekleştiriyormuş!
“Bu, hayatımızın macerası olabilir!” dedi Mira heyecanla. Can hemen onayladı. Böylece ikili, çantalarına biraz yiyecek, su ve bir pusula koyup ormana doğru yola çıktılar.
Ormanda İlk Zorluk
Ormanın içine girdiklerinde her şey çok sessizdi. Ağaçlar o kadar büyüktü ki güneş ışığı neredeyse yere ulaşmıyordu. Mira, “Bu gerçekten de gizemli bir yer,” dedi. Bir süre ilerledikten sonra yollarını kapatan bir nehirle karşılaştılar.
“Haritaya göre kristale ulaşmak için bu nehri geçmeliyiz,” dedi Can. Nehirde bir köprü yoktu ama suyun üzerinde kayan devasa taşlar vardı. Mira dikkatle ilk taşa atladı. Ardından Can da onu takip etti. Ancak tam nehrin ortasındayken, bir kurbağa aniden Mira’nın önüne sıçradı ve Mira neredeyse dengesini kaybediyordu! Neyse ki Can elini uzatıp onu yakaladı.
“Neredeyse suya düşüyordum!” dedi Mira gülerek. Beraber nehirden geçtiler ve yollarına devam ettiler.
Ormanın derinliklerine ilerledikçe tuhaf bir ses duymaya başladılar. “Pıt… Pıt… Pıt…”
“Bu da neyin sesi olabilir?” diye sordu Can. Mira cesurca, “Bunu öğrenmenin tek yolu var,” dedi ve sesi takip etmeye başladılar.
Bir süre sonra, karşılarına kocaman bir bilge baykuş çıktı. Baykuş, “Siz kimsiniz? Neden bu ormana geldiniz?” diye sordu.
Mira, “Işık Kristali’ni bulmaya geldik,” dedi. Baykuş gülümseyerek, “Kristali bulmak kolay değil. Önce zekânızı göstermeniz gerek,” dedi ve bir bilmece sordu:
“Bir varlık var ki her yerde yürür, ama asla ayakları yoktur. Nedir bu?”
Mira ve Can biraz düşündüler. Sonunda Can, “Bu rüzgâr olmalı!” dedi.
Baykuş, “Doğru cevap! Şimdi yolunuza devam edebilirsiniz,” dedi ve kanatlarıyla ilerideki yolu gösterdi.
Haritaya göre artık kristale çok yaklaşmışlardı. Önlerinde büyük bir mağara vardı ve içerisi karanlıktı. Mira el fenerini açtı ve Can’la beraber mağaraya girdiler. İçeride ışıl ışıl parlayan bir şey gördüler. Bu, Işık Kristali’ydi!
Tam kristale yaklaşacaklardı ki önlerine küçük bir orman koruyucusu çıktı. Koruyucu, “Kristali almanız için bir söz vermeniz gerek. Onu kötü amaçlar için kullanmayacağınıza söz verir misiniz?” diye sordu.
Mira ve Can hemen, “Elbette, sadece iyilik için kullanacağız!” dediler. Koruyucu gülümsedi ve kristali onlara verdi.
Kristali ellerine aldıklarında, “Bir dilek tutabilirsiniz,” dedi koruyucu. Mira ve Can birbirlerine baktılar. İkisi de aynı şeyi düşündü: “Orman hep korunsun ve burası hep böyle güzel kalsın!”
Kristal parladı ve dilek gerçekleşti. Koruyucu, “Artık eve dönebilirsiniz,” dedi. Mira ve Can, heyecan ve mutlulukla Gizemli Orman’dan ayrıldılar.
Eve döndüklerinde, hayatları boyunca unutamayacakları bu macerayı hatırlayarak birbirlerine söz verdiler:
“Her zaman doğayı koruyacağız ve maceraya açık olacağız!”

Yorum gönder